Aşık olduğum şehir..

Aşık olduğum şehir..

15 Mayıs 2014 Perşembe

#SomaSonOlsun Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi'ni imzalayın...





SOMA

Türkiye 19 yıldır masada duran, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni imzalasın ve karar TBMM tarafından onaylansın. 



Soma'da yaşananların son olması, bir daha hiçbir madende böyle faciaların yaşanmaması için Türkiye'nin "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi" şart. 
Bianet'ten Elif Akgül'ün haberinde verdiği detaylara göre, sözleşme maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor.
1995 tarihli sözleşmeyi 26 ülke imzaladı. 4 Haziran 2014'te Fas’ta, 19 Temmuz 2014'te de Rusya’da yürürlüğe girecek olan sözleşmeyi ise Türkiye imzalamıyor.



17 Mayıs 2010’da 30 maden işçisinin öldüğü Zonguldak’taki patlamanın ardından Türkiye ILO 176’yı yeniden gündemine almış ancak imzalamamıştı.
Sözleşmede neler var?
* Sözleşmeyle işverenler kazaları önlemek için her türlü önlemi alma, işçileri bilgilendirme ve eğitme yükümlülüğü altında.
* İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda.
* İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu hala getiriliyor.
* Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.
* İşçilerin ve temsilcilerininse kazaları, riskli durumları bildirmek, güvenlik ve sağlıklarına ilişkin koşullara dair bilgi edinmek, güvenlik ve sağlık önlemlerinin karar süreçlerine katılmak gibi hakları ve yükümlülükleri var.
Sözleşmeyi imzalayan ülkeler şunlar:
Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lübnan, Lüksemburg, Norveç, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, Ukrayna, ABD, Zambiya, Zimbabve (EA)
NOT: Kampanyayı imzaladıktan sonra Facebook ve Twitter' arkadaşlarına paylaşarak daha çok kişinin destek olmasını sağlayabilirsin.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

GÖZYAŞIM SİZİNLE SOMA .... GÖZYAŞIM SİZİNLE ...




           





         Akşamdan beri okuduğum dinlediğim gördüğüm bitirmeye yetti içimde beni ... Kimi 600 can diyor kimi 300 kimi 200 ne farkeder bunları sayı gibi gören zihniyet için ne farkeder. Cenazeler çok iyi bir şekilde defnedilecekmiş. Kadermiş. Tedbiri al takdiri Allah'a bırak derler haberiniz yok sizin yok. Bir can bir baba nasıl yitip gider. Yıl 2014 herşeyde bilmem ne çağındayız. Herşeyde bir numarayız. Yalanınız batsın. 

         Ambulanslar ölüleri diri diye morglara taşısın benden ondan sakla gerçeği evlatlardan eşlerden analardan nasıl saklarsın getirebilecekmisin gidenleri geri.. Hastanelerde ceset torbası bitsin. Civardan soğuk hava depolu arabalar gelsin. Televizyonların Allah belasını versin. Oyuncağınız olmuşlar. 

        Sebebi her kimse / kimlerse bu ölümlerin Allah'a duam hesabını ahirete bırakmasın ... Ben ne yaptım desin bu dünyada da  ....


11 Mayıs 2014 Pazar

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN..




          Başta annem olmak üzere dünya üzerinde ki bütün annelerin anneler günü kutlu olsun.. Onları değil bir gün değil bugün her gün seviyoruz , seveceğiz.

         Allah annesini kaybetmiş olanlara , uzakta olup özlem çekenlere bol bol sabırlar versin. Onları asla başımızdan eksik etmesin.

        Bir gün anne olmak dileğiyle ....





7 Mayıs 2014 Çarşamba

NE KADAR ?







Ne kadar korku o kadar bunalım,
Ne kadar özgüven o kadar başarı,
Ne kadar cesaret o kadar özgürlük,
Ne kadar çaba o kadar şans,

Ne kadar sabır o kadar zafer,
Ne kadar inanç o kadar sebat,
Ne kadar hayal o kadar keşif,
Ne kadar ümit o kadar motivasyon,

Ne kadar şükür o kadar dinginlik,
Ne kadar tembellik o kadar esaret,
Ne kadar samimiyet o kadar ikna,
Ne kadar iyi niyet o kadar dostluk,

Ne kadar empati o kadar anlaşılmak,
Ne kadar dua o kadar yardım,
Ne kadar iyilik o kadar sevilmek,
Ne kadar bencillik o kadar yalnızlık,

Ne kadar dürüstlük o kadar güven,
Ne kadar bilgi o kadar güç,
Ne kadar veri o kadar doğru karar,
Ne kadar sezgi o kadar buluş,

Ne kadar merhamet o kadar sükunet,
Ne kadar kanaat o kadar zenginlik,
Ne kadar saygı o kadar itibar,
Ne kadar edep o kadar mutluluk,

Ne kadar cömertlik o kadar soyluluk,
Ne kadar uygulama o kadar karakter,
Ne kadar doğallık o kadar denge,
Ne kadar çile o kadar dayanıklılık,

Ne kadar merak o kadar ilim,
Ne kadar hayret o kadar öğrenme,
Ne kadar ilkelilik o kadar onur,
Ne kadar düzen o kadar sonuç,

Ne kadar dikkat o kadar isabet,
Ve sonuç olarak ne kadar erdemlilik o kadar insanlık…
 
 
 

2 Mayıs 2014 Cuma

BİR ANLIK İHMAL ÖMÜR BOYU PİŞMANLIK ( ÇOCUKLARIMIZ)



     Hepimiz günlerdir izliyoruz. Kimi beddua ediyor. Kimi dua ediyor. Taciz tecavüz yoksa şükreder duruma gelmiş insanlar. Kadına şiddet diye bas bas bağırıyoruz yetmedi şimdi çocuklara....

    Nasıl  insanlar  olduk bilmiyorum. Kin öfke nefret bir gözü karalık bir merhametsizlik bir güvensizlik. Kötülükler artık o kadar çok ki iyilikleri göremez olduk.

   Buraya bunları yazmak istedim. Hepimiz birer tarih kitabıyız artık. Yıllar sonra tesadüfen bile okunacak olmamız bana yeter bile. Bir çocuğa bir bebeğe nazlı bir kuzuya amca çocuğu evet babadan kan bağı yakın olan abi dese bir abi daha çıkacak ağzından. Devamı yok. Dilim elim varmıyor çünkü. 

  Bu olaylar olmadan bir kaç gün önce bir video izlemiştim. Aynı yaşlarda yiğenlerim var. Aklıma gelen tüm anneler babalar izlesin diye paylaşmıştım burdan da paylaşmak istedim.





Ve ne kadar etkili olur bilemiyorum ama bu yazıyıda paylaşmak istedim. Uygulanabilirse ne mutlu bize ...

     Amerika'da, bir yabancı adam, 8 yaşındaki erkek çocuğun yanına geldi ve bazı aksilikler olduğunu, annesinin kendisini yolladığını, çocuğun kendisi ile gelmesi gerektiğini söyledi.
Bunun üzerine çocuk adama sordu:
Pekala o zaman şifreyi söyle, nedir?
Adam bunu duyunca, hızlıca çocuğun yanından kaçtı.
Çünkü; Annesi daha önce çocuğu ile konuşmuş ve aralarında bir şifre oluşturmuşlardı. Şifreyi söylemeyen hiç kimse ile gitmemesi gerektiğini tembihlemişti.
Ve bu küçük ayrıntı, belki de küçük çocuğun hayatını kurtarmıştı.
Çocuklarınızla konuşun.
Aranızda bir şifre oluşturun. O şifreyi söylemeyen kimse ile gitmemesini söyleyin.
Belki de bu şekilde çocuklarımızı biraz daha koruyabilir, hiç olmazsa kendi dünyamızı biraz daha emniyetli hale getirebiliriz.



      Uzun lafın kısası zaman bizim zamanımız değil. Geçti. Biz dışarda oynayabilen, komşuya emanet edilebilen,cep telefonu vs yokken saatlerce gezmeye çıkabilen bir nesildik malesef bitti.

      Yeni ve kötü haberler almamak dileğiyle.... 

1 Mayıs 2014 Perşembe

KANDİL VE 1 MAYIS




        



       Duygu sömürmekte ve insan kandırmakta kullanılmayan bir din , emeğinin karşılığını, hakkını alan emekçilerin olduğu gün kutlu olacak bütün bayramlar kandiller. Şimdiden o günlerin dileğiyle kutlu olsun....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...